Kafiye

Elif – Nun

َلْأَلِفُ وَ النُّونُ؛ إِنْ كَانَا فِي اسْمٍ فَشَرْطُهُ الْعَلَمِيَّةُ كَـعِمْرَانَ أَوْ فِي صِفَةٍ فَانْتِفَاءُ فَعْلاَنَةَ وَ قِيلَ وُجُودُ فَعْلَى وَ مِنْ ثَمَّه أُخْتُلِفَ فِي رَحْمَنَ دُونَ سَكْرَانَ وَ نَدْمَانٍ

  اَلْأَلِفُ وَ النُّونُ Gayrı munsariflerin sekizincisi Elif ve Nun’dur. إِنْ eğer, كَانَا o ikisi (elif ve nun) olursa, فِي اسْمٍ sıfat olmayan bir isimde, فَشَرْطُهُ o halde elif ve nun’un gayrı munsarif olma şartı; الْعَلَمِيَّةُ alemiyyet (özel isim olmak)’tir. كَ gibidir; عِمْرَانَ “İmran” gibidir. أَوْ veya,  فِي صِفَةٍ sıfat olan bir isimde bulunurlar ise; فَ o halde o elif-nun bulunan sıfat olan isimde; انْتِفَاءُ olmamasıdır, Basralılara göre فَعْلاَنَةَ “Fe’lane” vezni üzere bir müennesi olmamalıdır. Misal; عُرْيَانٌ lafzının müennesi عُرْيَانَةُ şeklinde olduğundan gayrı munsarif değildir. Küfeliler ise وَ قِيلَ demiştir ki; وُجُودُ فَعْلَى yani o sıfat olan isimin müennesinin “Fe’lâ” babı üzere mevcut olması gereklidir. وَ مِنْ ثَمَّه o ihtilaftan dolayı, أُخْتُلِفَ فِي رَحْمَنَ “rahman” lafzının da gayrı munsarifliği ihtilaf edildi. رَحْمَنَ lafzı hakkında hülasa; رَحْمَنَ lafzı esasen رَحْمَانَ şeklindedir. Bu lafız Allah-u Teala’nın sıfatı olduğundan çok tekrar edilir ve kısalık olsun  için tıpkı بِـاِسْمِ lafzından elif harfinin hazfedilip بِسْمِ şeklinde geldiği gibi, رَحْمَانَ lafzındaki elif harfi de hazf edilmiştir. رَحْمَانَ lafzı gayrı munsarif midir yoksa munsarif midir bu konuda Basralılar ve Küfeliler arasında ihtilaf çıkmıştır. Basrîler der ki رَحْمَانَ lafzı sıfat olan bir isim, o halde elif-nun bitişen sıfat olan bir isimin gayrı munsarif olmasının şartı o ismin (yani رَحْمَانَ lafzının) müennesinin فَعْلاَنَةَ vezninden gelmemesidir. Fakat رَحْمَانَ Allah’ın sıfatıdır ve bu lafzın müennesi olamaz ki. Kuranda her yerde Allah-u Teala için هُوَ (O, mz.) yahud أَنْتَ (sen, mz) zamirleri kullanılmıştır. Demek ki رَحْمَانَ lafzının kafadan müennesi yok, فَعْلاَنَةَ babına gerek bile yok. O halde Basrîlere göre رَحْمَانَ lafzı gayrı munsarif değildir. Geçelim Küfîlere, onlarda elif-nun bitişen sıfat olan bir isimin gayrı munsarif olmasının şartı o ismin (yani رَحْمَانَ lafzının) müennesinin فَعْلَى  vezninden gelmesini istiyor. Eğer bu babtan müennes gelir ise o halde gayrı munsarif olur demişlerdir. Daha önce de dediğimiz gibi رَحْمَانَ lafzının müennesi yoktur. Küfîlerinde aradığı şart sağlanamamıştır. Sonuç olarak رَحْمَانَ lafzı munsariftir. دُونَ سَكْرَانَ yukarıda bahsettik رَحْمَانَ lafzında ihtilaf oldu ama sonuç belirlendi. Ama سَكْرَانَ “sarhoş” lafzında ihtilaf yoktur. Müennesi سَكْرَانَةٌ şeklinde gelmez سَكْرَى şeklinde gelir. وَ نَدْمَانٍ ve daha نَدْمَانٍ “sohbet arkadaşı” lafzında ihtilaf yoktur. Müennesi نَدْمَانَةٌ olup gayrı munsariftir.

Metnin Toplu Manası; Gayrı munsariflerin sekizincisi Elif ve Nun’dur. Bu elif ve nun sıfat olmayan bir isimde olurlar ise gayrı munarif olma şartları alemiyyetliktir. عِمْرَانَ lafzında olduğu gibi. Eğer sıfat olan bir isimde olurlarsa gayrı munsarif olma şartları o ismin müennesinin فَعْلاَنَةَ vezninden gelmemesi gerekmektedir. Diğer bir görüşe göre de o ismin müennesinin فَعْلَى vezni üzere bulunması gerekir. Sonun elif ve nun bitişen ve sıfat bir isim olan lafızın gayrı munsarif olması için belirlenen bu şartlara göre رَحْمَنَ lafzında ihtilaf olmuştur. Fakat رَحْمَنَ lafzının hiçbir şekilde müennesi bulunmadığından gayrı munsarif olmadığı kesindir. سَكْرَانَ ve نَدْمَانٍ lafızlarında سَكْرَانَ lafzının müennesi فَعْلَى vezninden سَكْرَى olarak geldiğinden gayrı munsariftir. نَدْمَانٍ lafzının müennesi ise فَعْلاَنَةَ vezninden نَدْمَانَةٌ olarak gelerek gayrı munsarif değildir.

Tagszaid elif nun

İlgili Makaleler